Günlük Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken 7 Kötü Alışkanlık

blog

Günlük Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken 7 Kötü Alışkanlık

Hepimiz daha üretken olmayı, daha fazla üretmeyi istiyoruz. Fakat bırakın bunun için günlük hayatımızda küçük değişiklikler yapmayı, her geçen gün üretkenliğimizi düşürecek kötü alışkanlıklar ediniyoruz.

Her insanın kimliği, davranış ve alışkanlıkları ile ortaya çıkar. Eğer kötü alışkanlıkların sizi kontrol etmesine izin veriyorsanız, emin olun bunlar bir noktada başarı yolunuzu tıkayacaklar. Zor olan şu ki; kötü alışkanlıklar sinsidir. Siz farkında varmadan yavaş yavaş zarar verir. Bu yüzden bu alışkanlıkları hemen bırakmanız sizin için en iyisi olacaktır.

Warren Buffett: “Alışkanlıklar zinciri, önce hissedilemeyecek kadar hafif; sonra kırılamayacak kadar güçlü olur.”

Kötü alışkanlıklardan vazgeçmek sadece güçlü irade ile mümkündür. İrade gücünün başarılı olmakla doğru orantılı olduğu ise bilinen bir gerçek. Yani güçlü bir irade, daha az kötü alışkanlık ve daha başarılı olmak demektir. Ayrıca sizi iyi alışkanlıklar kazanmaya ve kötülerini bırakmaya iter.

Siz de iradenizi kullanarak aşağıdaki kötü alışkanlıkları bırakmayı deneyin;

1. Yatağınızda telefon veya tablet kullanmak

blog

Anlamsız bulduğunuzu tahmin edebiliyorum. Fakat gerçekler şöyle:

Dalga boyu kısa ve enerjisi oldukça fazla olan mavi ışık; günlük modunuz, enerji seviyeniz ve uyku kaliteniz üzerinde önemli bir role sahiptir. Sabah saatlerinde güneş, yüksek oranda mavi ışık saçar. Gözünüz bu ışıkla direkt olarak temas ettiği zaman, uykuyu tetikleyen melatonin hormonunun salgılanması durur uykunuz açılır. Akşam üzeri ise güneş ışınları mavi ışığını kaybeder ve vücudunuz tekrar melatonin salgılamaya başlar. Bu da tekrar uykunuzu getirir. Akşam saatlerinde beyniniz daha fazla mavi ışığa maruz kalacağını beklemediği için ona karşı hassaslaşır.

 

Akşam saatlerinde vakit geçirmek için en favori cihazlarımız olan bilgisayar, telefon ve tabletler mavi ışığı direkt olarak yüzümüze gönderir. Bu da melatonin salgılanmasına zarar verir, rahatça uykuya dalmanıza engel olarak kaliteli bir uyku çekmenizi imkansız kılar. Tüm bunların sonucunda ise uykusuzluğun getirdiği problemlerle başa çıkmak zorunda kalırsınız.

Önerimiz, zor ve sıkıcı olsa da gece saatlerinde telefon, tablet gibi cihazlarla yakın temasa girmemeniz. Böylece daha kaliteli bir uyku düzenine sahip olabilir ve hayat standartınızı arttırabilirsiniz. 

2. İnternette boş boş dolaşmak

blog

Herhangi bir işe tamamen odaklanmış şekilde başlamanız, mental olarak kendinizi buna hazırlamanız yaklaşık 15 dakikanızı alır. Kendinizi çalışmaya hazırladığınız anda üretkenliğiniz zirveye ulaşır, ama bu safhaya ulaşmak tabii ki kolay değildir. Çalışma safhasına geçebilmişken, dikkatinizi dağıtacak en küçük bir şey – Facebook’ta dolaşmak, haberlere göz atmak, maç skorunu kontrol etmek – sizi çalışma safhasından anında dışarı atar. Bu da demek olur ki, tekrar çalışmaya hazır olabilmek için bir 15 dakikaya daha ihtiyacınız var. Gün içinde bunu birkaç kez yaşadığınızı düşünürsek en az 2 saatinizi çöpe atıyor olabilirsiniz.

Sonuç olarak, bir işe odaklandığınız zaman dikkatinizi dağıtacak her şeyden uzak durun. Özellikle de internetten.

3. Konuşma sırasında telefonunuzu sürekli kontrol etmek

blog

Karşınızdaki kişinin, konuşma sırasında sık sık telefonunu kontrol etmesi ve gözünü telefondan ayırmaması kadar sinir bozucu bir şey yoktur. Bir kişiyle diyalog halindeyseniz, tüm enerjinizi ve odağınızı bu konuşmaya verin. Karşılıklı sohbet etmenin telefonunuzdan daha eğlenceli ve sizin için daha verimli olduğunu anlayacaksınız.

4. Telefonda çok sayıda bildirimin açık olması

blog

Telefona düşen bildirimler, mesaj sesleri; üretkenliğin ve odaklanmanın en büyük düşmanlarıdır. Yapılan araştırmalara göre, telefonunuzdan gelen her bildirim sesi dikkatinizi dağıtarak üretkenliğinizi büyük oranda düşürür. Gelen her e-postadan, her mesajdan veya bildirimden haberdar olmak, hiçbir güncellemeyi kaçırmamak adına ilk bakışta verimli görünebilir, fakat hiç de değil. Bildirim sesleri arasında çalışıp sürekli dikkatinizin dağılması yerine, tüm bildirimleri susturup gün içinde belirli zamanlarda (örn. iki saatte bir) telefonunuza gelen bildirimleri kontrol edip onlara cevap vermeniz çok daha verimli olacaktır. 

5. “Hayır” demek gerekirken “evet” demek

blog

California Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre; gerekli yerlerde hayır demekte zorlanan insanların şiddetli stres ve depresyon eğilimi daha fazla oluyor. Bu da güçlü iradeyi olumsuz yönde etkiliyor.

Hayır diyebilmek, güçlü iradenin en büyük göstergelerinden biridir, aynı zamanda söylemekten kaçınmamanız gereken güçlü bir kelimedir.

Hayır denmesi gereken bir noktada, duygusal zekası yüksek olan insanlar genelde, “hayır bunu yapabileceğimi sanmıyorum, emin değilim” gibi cümleleri kullanmaktan çekinirler. Aslında karşınıza yeni çıkan bir karara hayır diyebilmeniz, önceden vermiş olduğunuz kararlara bağlılığınızı gösterir ve sözlerinizi daha sağlam tutmanızı sağlar.

Hayır diyememeyi bırakmak için kendinize şunu hatırlatın; “hayır demek güçlü iradenin göstergesidir, eğer ben hayır demeyi öğrenebilirsem hiçbir zaman tutamayacağım sözler vermem ve bunlar için strese girmeme gerek kalmaz”.

6. Dedikodu yapmak

blog

Dedikoduyu çok seven insanlar, başka insanların yaşadığı talihsizliklerden fazlasıyla beslenirler. Düşününce, bir başkasının özel veya iş hayatında yaptığı bir yanlıştan, gaftan veya kırdığı bir pottan bahsetmek eğlenceli görünebilir. Fakat bu böyle devam ettiği zaman bir noktadan sonra sizin için yorucu, diğer insanlar için ise kırıcı hale gelir. Çevrenizdeki ilginç insanların pozitif yönlerinden bahsetmek varken, diğer insanların şanssız anlarından veya yaptıkları yanlışlardan bahsetmek bir yerde sizi yoracaktır.

“Büyük beyinler fikirleri, ortalama olanlar olayları, küçük beyinler ise insanları tartışırlar”. — Eleanor Roosevelt

7. Başarılı olacağından emin olmadan harekete geçmemek

blog

Yazarların çoğu, kitap yazmaya başlamadan önce karakterler ve kurgu için çok uzun bir zaman harcarlar. Ve kitapta hiç yer vermeyecekleri belki de yüzlerce sayfa yazarlar. Çünkü akıllarındaki fikirlerin olgunlaşması için zamana ihtiyaçları olduğunu bilirler.

Bizler ise, işe başlama zamanı geldiğinde kendimizi bu fikirden vazgeçirme eğiliminde oluyoruz çünkü fikirlerimizin mükemmel olmadığını, buna hazır olmadığımızı ve yaptığımız şeyin aslında süper olmadığını düşünüp duruyoruz.

Peki; işe asla başlamadan ve fikirlerin evrilmesine zaman tanımadan nasıl mükemmel bir şey yaratmayı bekliyorsunuz?

“Çok kötü bir sayfayı düzenleyebilirsiniz fakat boş bir sayfayı düzenleyemezsiniz.” — Jodi Picoult

Yorum Yap

E-posta adresiniz 3. şahıslar ile paylaşılmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

CAPTCHA

OfisPaneli ile tüm hizmetlere en avantajlı koşullarla erişin,
boşa harcadığınız para ve zamanı, şirketinizi büyütmek için kullanın.
ÜCRETSİZ TEKLİF AL

Şirket giderlerinizi düşürecek tasarruf ipuçlarından haberdar olun.

CAPTCHA